“Elde düğün bayram varmış benim neyime
Benim bayramlarım çok evvel oldu “
Radyodan dinlediğim bu dertli türkünün, vermiş olduğu etkiyle düşüncelere daldım. Ne demekti bayramların evvel olması? Mazide kalmış bayramlarda neler hissettiğimi düşündüm. Bir folklorik törenden ibaretti bayramlar. Her şey bir bayram namazı sonrası büyüklerin ellerinden öpüp, küçükleri sevindirdikten sonra bitiyordu. Geçmişe ait bütün bayram sevinçlerim, çocukluk yıllarından ilk gençlik yıllarımın başlangıcına kadar uzanan süreçte, yitik duygular yığını olarak hafızamda istif edilmiş duruyordu. Sonraki hayatımın hiçbir karesi, bayram ile birlikte bir değişikliğe uğramıyordu. Neden? “Benim bayramlarım çok evvel oldu” dizesi benim duygularıma da tercüman oluyordu. Evet, sormaktan kendimi alamıyordum. Neden? Galiba cevabını da yıllanmış fakat eskimeyen bir türküyle ifade edebilirim.
“Bugün bayram günü derler âleme gülerim
Kız bizim yaylada çok olur hüzün”
Evet, bizim yaylalarda hüzün çok olur. Bizim coğrafyada her gün kanlar akar. İnsanlar ölür. Mezellet içinde kalır müslümanlar. Conilerin çizmeleri, çiğner Bişr’in yalınayak gezdiği sokakları. Yaslanacak olsam boşluğa düşer sırtım, İmam-ı Azam camisinde; bir bombanın hedefi olmuş duvarı, yıkık gönlümde dikilir. Okumak istesem Habeşli Bilal’lere özenip Ezan-ı Muhammediyi, uçaksavarların hedefi minarelerin çöküşü buğulandırır gözlerimi. Neler oluyor diye soracak olsam sokaktaki birine, oğlunu arkasına alıp kurşunlara siper olmuş, gövdesinin ölüm sarhoşluğuyla salınışnı izlerim bir babanın utanarak. “Bizim yaylalarda çok olur hüzün” bugün bayram günü derler kendime gülerim. Ağlayacak olurumda gülerim. Yaşadığım duygu karmaşasında olur ne olursa, gülerim. Elli Suudi’nin yüzlerce milyar doları paylaştığı haberini okuyunca, Darfur’da, şurada, burada açlık çekenleri duyunca, Mısır çarpınca kapıyı Filistin’in suratına en zor anında, “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir, onu düşmana teslim etmez” hadisini okuyunca, kardeş kardeşi vurunca sonra Kudüs’ün bağrında… “Bu ne yaman çelişki anne?” diyesim gelir. Sonra hocamın sözleri yankılanır beynimde; “Bir insanın annesi ölse babası ölse kardeşi çocukları, hanımı aynı anda ölseler ne kadar üzücü bir şey değil mi? İşte Müslümanların içinde bulunduğu şimdiki durum bundan daha üzücüdür.” Ve bir başka yerde ifade ettiği “…her yıl hacda milyonlarca insan bir araya geliyor. Zannederim birkaç samimi insan bir araya gelse, Allah’ım ne olur bahtına düştüm, gerekirse canımı al ama Müslümanları içinde bulundukları bu mezelletten kurtar dese, çok şey değişecektir.” Ama böyle bir ses duyulmamakla birlikte Akif’in dediği gibi “arşı titretiyor aç bir velvele”
Annemin elini öpünce “güzel bayramlar göresin inşallah der. Oğlum, bu bayram da elimi öpecek. Bayramın kutlu olsun babacım diyecek. Seninde oğlum, seninde bayramın kutlu, mutlu olsun demek isterdim ama ben hala annemim, görmemi istediği güzel bayramları bekliyorum. Kavuşunca diyeceğim haykırarak tüm dünyaya, mutlu kutlu bayramlar dünya…
Ama anlaşılan bu bayramda bana Irak geçecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder